Bulgur Pilavı; Çocuk Hayallerinin Dokunduğu Zamanlardan
Bu Bulgur Pilavı tarifi de ayrı bir lezzetli oldu. Türk mutfağının temel taşlarından desem, sanırım mübalağa etmemiş olurum. Hani ¨hangi taşı kaldırsan, altından çıkıyor¨ deriz ya! İşte bulgurda o misal; sarmalar, dolmalar, pilavlar, çorbalar, salatalar… kim bilir daha neler neler! Bence bu sıklıkta kullanılması sevindirici, çünkü böyle sağlıklı besinlerin hayatımızda çok yer alması, sıhatimiz için artı bir adım demek. Kendi içinde de çeşitleri olması da pek tabi bu tarif yelpazesini genişletiyor. Bu tür gıdaları daha çocuklarımız küçükken ne kadar sıklıkta kullanırsak, yemek alışkanlıklarında da onlara güzel örnek oluruz. Şuda bir gerçek, bazen tecrübesizliklerden kaynaklı eksiklerimiz olmadı değil, ama zararın neresinden dönersek kardır deyip, önümüze bakmalı ve her konuda (özellikle beslenmede) bilinçli hareket etmeliyiz.
Bulgur yapımını gören arkadaşlarımdan biri, yapım sürecini çok keyifli bir macera gibi anlatıyor. Harman yerinden patosla(bu daha çok seksenli yıllarda çok kullanılırmış onların yöresinde)sap ve samandan ayrılan buğdaylar, traktörlerle evlere taşınınırmış. Sonra da tohumluk, unluk ve bulgurluk miktarları ayrılıyormuş. Bulgur için olanlar dışarda koca ateşlerin üzerine konan, kocaman kazanlarda saatlerce kaynatılıp bişirilirmiş. Kıvamı yarı diri kalacak şekilde ocaktan alınıp, dört ucu taşlarla sabitlenmiş geniş bezlerin üzerinde kurutulurmuş.
İşte maceralarıda burada başlıyormuş. Genelde çocukların okulları tatil olduğu için, annelerin en iyi nöbetçiler onlar olurlarmış. Güzelin talibi bol olur misali, kurumaya bırakılan buğdayların alıcısı da az değilmiş:). Nöbet tutanlar hem yerdeki kaz, tavuk, hindi,..vb kümes hayvanlarından, hem de uçan kuşlardan korumalıymışlar. O güneşin altında zor olduğunu, fakat çocuk dünyasında ayrı bir macera olarak gördüklerini söylüyor. Hayalen oralara gitmek bile keyifli. Demek ki eski buğdaylarda epey bir çocuk macerası ve hayalleri saklıymış desenize. Zamanla değişmiştir tabiki, ama bu keyifli anıları da kendimde saklamak istemeyip, sizlerle paylaşmanın güzel olacağını düşündüm.
Bu tarifimde mevsimindeyken ¨neden domates kıurusu?¨ derseniz, tabiiki bu şekildeki domates aroması ayrı bir lezzet katıyor ve sizde mutlaka deneğip görün derim. Acıkçası domatesi bir baharat gibi kullandım, çünkü bazı besinlerin kurusunun güzel bir tadı ve kokusu oluyor. Şimididen bu tarifi yapanlara, yaparken güzel hayaller kurarak ve yüzünüzden tebessümün her zaman daim kalması dileyi ile iyi hafta sonları diyorum.
Küçük bir not: Hafta sonu Yaşam köşemde sizlerin merakla ve keyifle okuyacağı iki konum var, mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

İçindekiler
Her Güzel Emek Bir Sanattır
Emelysworld
- 250 g pilavlık bulgur (1 su bardağı)
- 500 g su (2 su bardağı)
- 5 adet kuru domates
- 1 adet Domates
- 1 adet yeşil biber
- 1 adet sarı veya kırmızı biber
- 2 yemek k. sıvıyağ
- 1 yemek k. tereyağı
- 30 g pilavlık fıstık
Yapılışı
1. Bulguru soğuk suda yıkıyoruz.
2. Kuru domatesleri, biberleri suda yıkayıp küpler şeklinde doğruyoruz.
3. Domatesi yıkayıp kabuğunu soyup rendeliyoruz.
4. Soğanların kabuklarını soyup, küçük küpler şeklinde doğrayıp tencerenin içerisine alıyoruz.
5. Tenceredeki soğanları sıvı yağı ekleyerek kavuruyoruz. Daha sonra sebzeleri ilave edip devam kavuruyoruz.
6. Üzerine rendelenmiş domatesi, fıstığı ve tereyağını ekleyip karıştırıyoruz.
7. Bulguru, baharatlar ile birlikte kavrulmuş sebzelerin üzerine ilave edip karıştırıyoruz.
8. Son olarak suyunu ilave edip kısık ayarda pişiriyoruz. Pilavımız piştikten sonra 10 dakika dinlemeye bırakıyoruz.
Afiyet olsun!